Imagining Yesterday, Today and Tomorrow- MidJourney
ENGLISH
Imagining Yesterday, Today and Tomorrow- MidJourney / Esra Solgen, Serhat Çakır
On the way we explored with star wars architecture, an endless road greeted us. As we changed the words, the roads multiplied and we were amazed by the images that came before us. As we scrambled the words, artificial intelligence blended what we knew about the past and the future and presented it to us. While the human brain had difficulty in combining many images and painting The visuals, which were impossible with artificial intelligence, merged as if they were dancing. When human intelligence encounters various gaps during merging, it does not know how to fill it, but artificial intelligence blends it and pours a single image.
If we come to the subject of debate among artists: I would like to ask a question. Artificial intelligence blends the arts made by artists and pours them into a single image. If this is not art, then it raises the question of whether the works of artists are art.
Why do the visuals created by artificial intelligence surprise us?
The human brain leaves gaps between the photo frames during visualization, but fills all the gaps by following the artificial intelligence command.
We went on a new exploration with Star wars architecture and artificial intelligence. While we use the words we know, artificial intelligence almost crawls and crawls before us. It is a matter of curiosity what and what kind of designs await us in the near future.
The application in question brings together different styles and languages and offers us many variations. Can we bring these structures to life today? In fact, the application presents us by learning the phenomena that humans have created, imagined and visualized throughout the history of humanity. Will this application inspire us or will it distract us from our work?
-----
Keywords
-Star wars
-Nabuu planet
-Midjourney
-AI / Artificial intelligence
-Nature
-Return to nature with artificial intelligence
-Designing the future with artificial intelligence
-Non-human intelligence design
More Than Human - MidJourney / Esra ÇÖZGEN
It all started with our desire to do a study of Star Wars architecture. Just as we were starting to do something, we met an artificial intelligence called Midjourney, which we thought was not very artificial. The first thing that came to our mind was what it would be like to make architectural designs with Midjourney, then we put our thoughts into words and left it to Midjourney's visual intelligence. By writing sentences and words as if they were codes, we ensured that the images formed were shaped as we wanted. As we added new words, artificial intelligence was almost blending the knowledge of all humanity and bringing something new to us. There was an admiration for Midjourney in every image we came across. All these visuals, the designs, they were all a mix of everything that existed, something new and unique. The past, present and future of humanity were shaped as if they were dancing in front of us. In the end, Midjourney offered us much more than we wanted and inspired us by opening the door to a new future.
When can we implement the architectural studies and designs made with Midjourney? Are smart homes, smart cities, smart futuristic buildings designed by artificial intelligence now closer to us? So the real question is, will Midjourney inspire us as designers, architects, or will it put us out of business?
Inhuman Artist - MidJourney / Serhat Çakır
A few years ago, most people saw the images produced by artificial intelligence called "MidJourney". He was at the pre-kindergarten level, with every detail resembling the faces of dogs and other animals. Artificial intelligence evolved by learning in a way similar to how we started learning letters and words in school and then the images corresponding to the words when we were kids. He no longer just combines words with visuals, he unravels the meanings behind words, creating an almost surrealist reality, appearing as if he has feelings with his artistic sublimity. If we take this subject from another angle, we are the first non-human intelligence to understand the language created by humanity and the images that correspond to the language, to interpret it and produce new variations. This is truly magical!
It is still early to ask whether artificial intelligence and those who command artificial intelligence are artists or artists, but we are still watching live that artificial intelligence intimidates many designers and artists. Leaving aside the human and negative side of the situation, we need to see that artificial intelligence has created a huge space for us. Artificial intelligence stands before us as an opportunity presented to us on a golden platter to go beyond the limit of our short human life and our capacity to think. Even if we do not yet know exactly what artificial intelligence can do, we realize by looking at the images it creates that it shows us an endless ocean of creativity.
What artificial intelligence can do, offering painting, sketching, product, visual, architectural design, modelling, character design, event visualization, style transfer, mixing and many styles.
We were very curious about what it would be like, so we created a few images. The #1 thing Star Wars fans most want to see is, of course, seeing a star destroyer in the sky, we agree. (lol) It's too early for that, of course, but as a possible second option, most of us would like to combine Star Wars architecture with today's modern architecture and see such structures in cities and outside the city. We wanted this and we wanted it to combine and visualize Star Wars architecture with today's modern architecture with the support of Artificial Intelligence. As a result, we got incredibly creative and impressive results. Isn't it great!
This development of artificial intelligence and the innovations it will bring in the future are already exciting. We loved these designs and gave full points to artificial intelligence.
TURKISH:
Dünü, Bugünü ve Yarını Hayal Etmek- MidJourney / Esra Çözgen, Serhat Çakır
star wars mimarisiyle keşfe çıktığımız yolda bizi sonu olmayan bir yol karşıladı.Kelimeleri değiştirdikçe yollar çoğaldı ve biz önümüze çıkan görsellere hayran kaldık.Biz kelimeleri eşeledikçe yapay zeka adeta geçmiş ve gelecek hakkında bildiklerimizi harmanlayıp önümüze serdi.insan beyni bir çok görseli birleştirip resim etmekte zorluk çekerken yapay zekayla birlikte mümkün olmayan görseller adeta dans edercesine birleşti.insan zekası birleştirme sırasında çeşitli boşluklarla karşılaştığında nasıl dolduracağını bilemiyor ancak yapay zeka onu harmanlayarak tek bir görsel döküyor.
sanatçılar arasında tartışma konusu olan sant mı değil mi konusuna gelecek olursak :şöyle bir soru sormak istiyorum.yapay zeka sanatçıların yaptığı sanatları harmanlayıp tek bir görsele döküyor.eğer bu sanat değilse o'zaman sanatçıların eserleri sanat mıdır sorusunu uyandırıyor.
Yapay zekanın yaptığı görseller bizi neden şaşırtıyor?
İnsan beyni görselleştirme sırasında fotoğraf kareleri arasında boşluklar bırakır ancak yapay zeka komutuna uyarak tüm boşlukları tamamlar.
Star wars mimarisi ve yapay zekayla birlikte yeni bir keşve çıktık.biz bilidiimiz kelimeleri kullanırken yapay zeka adeta emekleye emekleye görselleri önümüze diziyor.Yakın gelecekte bizleri nelerin ve nasıl tasarımların beklediği ise merak konusu.
Söz konusu uygulama farklı tarzları ve dilleri bir araya getirip bir çok varyasyonunu bize sunar.peki bu yapıları günümüz hayata geçirebilir miyiz?. aslında uygulama insanlık tarihi boyunca insanın yarattı ve hayal edip görselleştirdiği olguları öğrenerek bizlere sunar.peki bu uygulama bize ilham mı n verecek yoksa bizi işimizden mi edecek?
—----
Anahtar kelimeler
-Star wars
-Nabuu planet
-Midjourney
-AI / Yapay zeka
-Doğa
-Yapay zeka ile doğaya dönüş
-Yapay zeka ile geleceği tasarlamak
-İnsan dışı zeka tasarım
İnsandan Daha Fazlası - MidJourney / Esra Çözgen
Her şey Star Wars mimarisi hakkında bir çalışma yapma isteğimizle başladı. Tam bir şeyler yapmaya başlamışken Midjourney adındaki pekte yapay olmadığını düşündüğümüz yapay zekayla tanıştık. İlk aklımıza gelen Midjourney ile mimari tasarımlar yapmak nasıl olur diye düşündük, sonra düşüncelerimizi kelimelere dökerek işi Midjourney’in görsel zekasına bıraktık. Cümleleri ve kelimeleri kodlarcasına yazarak oluşan görsellerin istediğimiz gibi şekillenmesini sağladık. Biz yeni kelimeleri ekledikçe yapay zeka adeta tüm insanlığın bilgisini harmanlayıp karşımıza yeni bir şeyler çıkartıyordu. Karşımıza çıkan her görselde içimizde Midjourney’e uyanan bir hayranlık vardı. Tüm bu görseller, tasarımlar hepsi var olan her şeyin bir karışımı, yeni ve eşi benzeri olmayan şeylerdi. İnsanlığın geçmiş, şimdi ve geleceği karşımızda dans edercesine şekillenerek görselleşiyordu. Nihayetinde istediğimizden çok daha fazlasını Midjourney bize sundu ve yeni bir geleceğe kapı açarak bizlere ilham oldu.
Midjourney ile yapılan mimari çalışmalar ve tasarımları ne zaman hayata geçirebiliriz? Yapay zekanın tasarladığı akıllı evler, akıllı şehirler, akıllı futuristik yapılar artık bize daha mı yakın? Peki asıl soru, Midjourney tasarımcılar, mimarlar olarak bize ilham mı verecek, yoksa bizi işimizden mi edecek?
İnsan Dışı Sanatçı - MidJourney / Serhat Çakır
Bundan birkaç yıl önce “MidJourney” adlı yapay zeka ürettiği görselleri çoğu kişi görmüştür. Her detayı köpek ve başka hayvan yüzlerine benzeyen, henüz öğreniminin başlarında olan anaokulu seviyesindeydi. Yapay zeka, bizler çocukken okulda önce harfleri ve kelimeleri, sonra kelimelere karşılık gelen görselleri öğrenmeye başlamamıza benzer bir yoldan öğrenerek kendini geliştirdi. O, artık sadece kelimeleri görsellerle birleştirmiyor, kelimelerin ardında kalan anlamları çözüyor, neredeyse sürrealist bir gerçeklik yaratarak sanatçı yüceliğiyle adeta hislere sahip olduğunu gösterir gibi karşımıza çıkıyor. Başka bir açıdan bu konuyu ele alırsak, insanlığın yarattığı dili ve dilin karşılığına gelen görselleri ilk anlayan ve onu yorumlayıp yeni varyasyonlarını üreten ilk insan dışı zeka karşımızda duruyor. Bu gerçekten büyülü bir şey!
Yapay zeka ve yapay zekaya komut verenler sanatçı mı, artist mi sorularını sormak için henüz erken ancak yinede yapay zekanın bir çok tasarımcı ve sanatçının gözünü korkuttuğunu da canlı olarak izlemekteyiz. Durumun insani ve olumsuz tarafını bir kenara bırakırsak, yapay zekanın bizler için büyük bir alan yarattığını görmemiz gerekir. Yapay zeka, kısa insan ömrümüzün getirdiği sınırın ve düşünme kapasitemizin üzerine çıkmamız için bize altın tepside sunulan bir fırsat olarak karşımızda duruyor. Henüz yapay zekanın neler yapabileceğini tam olarak bilmesek bile bize sonsuz bir yaratıcılık okyanusunu gösterdiğini oluşturduğu görsellere bakarak fark ediyoruz.
Resim, eskiz, ürün, görsel, mimari tasarım, modelleme, karakter tasarımı, olay görselleştirme, stil aktarma, karıştırma ve birçok tarza çalışmalar sunan yapay zekanın neler yapabileceğini çok merak edip birkaç görsel oluşturduk. Star Wars hayranlarının görmeyi en çok istediği 1. şey elbette gökyüzünde bir star destroyer görmektir, bunda hemfikiriz. (lol) Bunun için çok erken elbette ancak gerçekleşmesi muhtemel 2. bir seçenek olarak Star Wars mimarisini günümüz modern mimarisi ile birleştirip şehirlerde, şehir dışlarında bu tarz yapıları görmek elbette çoğumuz isteriz. Bizde bunu istedik ve Yapay Zeka desteği ile birlikte Star Wars mimarisini günümüz modern mimarisi ile birleştirip görselleştirmesini istedik. Bunun sonucunda inanılmaz yaratıcı ve etkileyici sonuçlar aldık. Harika değil mi!
Yapay zekanın bu gelişimi ve gelecekte getireceği yenilikler şimdiden heyecan uyandırıyor. Biz bu tasarımları çok sevdik ve yapay zekaya tam puan verdik.
Güncelleme tarihi: 10 mart 2022
“Bir zamanlar insanlar Dünya'yı evrenin merkezi olarak görüyordu. Onlara göre irili ufaklı yıldızlar sırf onların zevki için yaratılmıştı. Yüce bir varlığın yalnızlıktan sıkılıp devasa bir oyuncak yarattığına ve bu oyuncağı onların mülkiyetine geçirdiğine dair kibirli bir inanışları vardı.
İnsan Toprak Ana'nın rahminden çıktı, ama hayatını kime borçlu olduğunu bilmiyor, onu tanımıyordu. Bencilliğiyle kendini sonsuzluk içinde açıklamaya girişmiş, böylece Dünya'yla ilişkili olmadığını, buranın onun yüce ayaklarını dinlendirdiği geçici bir yer olduğunu, kendisini günaha ayartmaktan başka bir şey yapmadığını söyleyen bunaltıcı öğreti ortaya çıkmıştır."
-Emma Goldman ve Max Baginski, Toprak Ana
İnsanın Doğayla İlk Karşılaşması:
İnsan oğlu var olduğu günden bu yana doğa ile sürekli bir etkileşim içerisindedir. İlk insan topluluklarında doğa ile etkileşim, insanın yaşamını devam ettirebilme kaygısıyla doğayı gözlemlemesi ve bu gözlemlere dayanarak bir takım çıkarımlarda bulunarak, yaşamını düzenlemesinden ibaretti. Buna dayanarak doğa ve insan arasındaki ilk devrim ''tarım'' dır
insanın doğanın bir parçası olan toprakla iletişime geçerek kendi yararına ekim yapmaya başlamıştır. Böylelikle artık toprağı işleyebilen insan toprak üzerinden doğaya hakim olmaya başlamıştır. Bu dönemde insan doğayı yıpratacak derecede eylemler gerçekleştirmiyordu.
Doğa kendini yenileme özelliğine sahiptir.
Bir süre sonra hızla artan nüfusla birlikte çeşitli araç gereçler yapılmaya başlanmıştır. Bu da doğaya hakimiyetin bir başlangıcı daha olmuştur-teknoloji gerçeği-.
İnsan ve doğa arasındaki ikinci devrim ise ''sanayi''dir. Sanayi devrimiyle birlikte Doğa merkezli anlayış yerine insan merkezli anlayış hakim olmuş, organik dünya görüşü yerine mekanik dünya görüşü geçmiştir. İnsan merkezli yaklaşımlarda esasen insanın merkezde olduğu ve insanın kendisini doğanın efendisi olarak gördüğü bir bakış açısı söz konusudur (Armstrong ve Botzler, 1993: 53).Hızla artan nüfus bu nüfusun ihtiyaçları hep doğayı tahrip edilerek karşılanmıştır. Kentleşme giderek artıyor, koca koca binalar yapılıyor.
Böylelikle doğa insan karşısında ikincileştirilmiş , insan evrenin tek ve üstün sahibi ve öznesi olarak konumlandırılmıştır. Daha önce insandan bağımsız olarak algılanan doğa, sanayileşme ve hızlı kentleşmeyle birlikte insana bağımlı, insanın yönettiği bir araca dönüşmüştür. Bu devrimle birlikte başlayan yoğun sanayileşme süreci ve bu sürecin tetiklediği kentleşme ve demografik sorunlar hızla doğanın tahrip edilmesi ve doğal yaşamın sekteye uğratılması sonucunu doğurmuş, doğadaki denge insan lehine bozulmuş ve onarılması neredeyse imkansız çevre felaketleriyle karşı karşıya kalınmıştır.
Felsefi düşünce açısından bakıldığında insan-doğa ilişkisi ilkçağlardan beri süregelen bir ilişkidir. İlkçağ filozoflarının doğaya yönelişlerinin temelinde doğaya egemen olma değil, onu anlama çabası yatmaktadır.
İnsan Doğa ikileminin giderek birbirinden uzaklaşması:
İnsanın doğayla ilişkisi, insanın hem iç doğasını hem de dış doğayı alt etme girişimleri.
İnsanla doğa arasındaki negatif ilişki kaynağı nedir?. İnsan merkezci yaşam
GÜNÜMÜZ
'İnsanlar ve İnsan Olmayanlar Arasında Radikal Bir Dayanışma Çağrısı'
İnsan ve doğa arasındaki ilişki giderek uzaklaşmış ,ekolojik felaketler ortaya çıkmaya başlamıştır. Böylelikle insan ve doğayı iki ayrı kategori olarak ele almak yerine insanın doğanın bir parçası olduğu hatırlanmıştır. Doğayı ve insanı birlikte düşünmek gerekliliği anlaşılmıştır . Doğanın insanın kaçış yeri olarak anlamlandırmak yanlış bir izahtır. Bu görüş tekrardan insan merkezci bir yaklaşıma bizi götürecektir. Amacımız insan ve doğayı birbirine bağlı ve gerekli iki olgu olarak düşünmektir. İnsanın doğa ile olan ilişkisinin arka planında onun varlık düzleminde doğaya bağımlı bir varlık olması yatmaktadır. İnsan doğada yaşam bulan, yaşamını doğa içindeki koşulların etkisiyle şekillendiren ve zorunlu olarak da bir şekilde doğayla ilişki içinde var olabilen bir varlıktır. Yani doğa ve insanı iki ayrı kategoride işlemek bizi amacımızdan uzaklaştırır.
İnsan olmayanlarla ilişkimizi sadece barınma beslenme gibi maddi gereksinimlerin karşılanması ve kaynak kullanımı bakımından değil duygu ,düşünce ve estetik haz bakımından değerlendirilmelidir. Örneğin doğada bulunan yeşilin insanda yarattığı huzur ve rahatlık hissiyatı gibi daha birçok örnek verilebilinir.
SONUÇ
Ekolojik problemlerin çözümü için öncelikle insanın, ayrıcalıklı olma takıntısından kurtulması ve ölüm sonluluk korkusunu yenmesi gerekir. İnsanın doğa dönüşü gerçekleşse de doğa insanı affedebilecek mi?
KAYNAKÇA
Yerküre Krizi, Dönüşen İnsan ,Cogito Dergisi,sayı:93
İnsan-Doğa İlişkisinin Dönüşümü: Tarihsel Bir Perspektif ,Hasibe SULAK
İnsan Doğa İlişkisi Bağlamında Çevre Sorunları ve Felsefe ,Fikri
GÜL,Pamukkale Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi Sayı 14, 2013, Sayfa 17-21
Timothy Morton,(2020),İnsan Türü,Profil kitap,1,İstanbul
Metin Yeğin,(2015),Kent Komün Ekoloji,Öteki Yayınevi ,1,İstanbul
Güncelleme tarihi: 10 mart 2022
“Bir zamanlar insanlar Dünya'yı evrenin merkezi olarak görüyordu. Onlara göre irili ufaklı yıldızlar sırf onların zevki için yaratılmıştı. Yüce bir varlığın yalnızlıktan sıkılıp devasa bir oyuncak yarattığına ve bu oyuncağı onların mülkiyetine geçirdiğine dair kibirli bir inanışları vardı.
İnsan Toprak Ana'nın rahminden çıktı, ama hayatını kime borçlu olduğunu bilmiyor, onu tanımıyordu. Bencilliğiyle kendini sonsuzluk içinde açıklamaya girişmiş, böylece Dünya'yla ilişkili olmadığını, buranın onun yüce ayaklarını dinlendirdiği geçici bir yer olduğunu, kendisini günaha ayartmaktan başka bir şey yapmadığını söyleyen bunaltıcı öğreti ortaya çıkmıştır."
-Emma Goldman ve Max Baginski, Toprak Ana
İnsanın Doğayla İlk Karşılaşması:
İnsan oğlu var olduğu günden bu yana doğa ile sürekli bir etkileşim içerisindedir. İlk insan topluluklarında doğa ile etkileşim, insanın yaşamını devam ettirebilme kaygısıyla doğayı gözlemlemesi ve bu gözlemlere dayanarak bir takım çıkarımlarda bulunarak, yaşamını düzenlemesinden ibaretti. Buna dayanarak doğa ve insan arasındaki ilk devrim ''tarım'' dır
insanın doğanın bir parçası olan toprakla iletişime geçerek kendi yararına ekim yapmaya başlamıştır. Böylelikle artık toprağı işleyebilen insan toprak üzerinden doğaya hakim olmaya başlamıştır. Bu dönemde insan doğayı yıpratacak derecede eylemler gerçekleştirmiyordu.
Doğa kendini yenileme özelliğine sahiptir.
Bir süre sonra hızla artan nüfusla birlikte çeşitli araç gereçler yapılmaya başlanmıştır. Bu da doğaya hakimiyetin bir başlangıcı daha olmuştur-teknoloji gerçeği-.
İnsan ve doğa arasındaki ikinci devrim ise ''sanayi''dir. Sanayi devrimiyle birlikte Doğa merkezli anlayış yerine insan merkezli anlayış hakim olmuş, organik dünya görüşü yerine mekanik dünya görüşü geçmiştir. İnsan merkezli yaklaşımlarda esasen insanın merkezde olduğu ve insanın kendisini doğanın efendisi olarak gördüğü bir bakış açısı söz konusudur (Armstrong ve Botzler, 1993: 53).Hızla artan nüfus bu nüfusun ihtiyaçları hep doğayı tahrip edilerek karşılanmıştır. Kentleşme giderek artıyor, koca koca binalar yapılıyor.
Böylelikle doğa insan karşısında ikincileştirilmiş , insan evrenin tek ve üstün sahibi ve öznesi olarak konumlandırılmıştır. Daha önce insandan bağımsız olarak algılanan doğa, sanayileşme ve hızlı kentleşmeyle birlikte insana bağımlı, insanın yönettiği bir araca dönüşmüştür. Bu devrimle birlikte başlayan yoğun sanayileşme süreci ve bu sürecin tetiklediği kentleşme ve demografik sorunlar hızla doğanın tahrip edilmesi ve doğal yaşamın sekteye uğratılması sonucunu doğurmuş, doğadaki denge insan lehine bozulmuş ve onarılması neredeyse imkansız çevre felaketleriyle karşı karşıya kalınmıştır.
Felsefi düşünce açısından bakıldığında insan-doğa ilişkisi ilkçağlardan beri süregelen bir ilişkidir. İlkçağ filozoflarının doğaya yönelişlerinin temelinde doğaya egemen olma değil, onu anlama çabası yatmaktadır.
İnsan Doğa ikileminin giderek birbirinden uzaklaşması:
İnsanın doğayla ilişkisi, insanın hem iç doğasını hem de dış doğayı alt etme girişimleri.
İnsanla doğa arasındaki negatif ilişki kaynağı nedir?. İnsan merkezci yaşam
GÜNÜMÜZ
'İnsanlar ve İnsan Olmayanlar Arasında Radikal Bir Dayanışma Çağrısı'
İnsan ve doğa arasındaki ilişki giderek uzaklaşmış ,ekolojik felaketler ortaya çıkmaya başlamıştır. Böylelikle insan ve doğayı iki ayrı kategori olarak ele almak yerine insanın doğanın bir parçası olduğu hatırlanmıştır. Doğayı ve insanı birlikte düşünmek gerekliliği anlaşılmıştır . Doğanın insanın kaçış yeri olarak anlamlandırmak yanlış bir izahtır. Bu görüş tekrardan insan merkezci bir yaklaşıma bizi götürecektir. Amacımız insan ve doğayı birbirine bağlı ve gerekli iki olgu olarak düşünmektir. İnsanın doğa ile olan ilişkisinin arka planında onun varlık düzleminde doğaya bağımlı bir varlık olması yatmaktadır. İnsan doğada yaşam bulan, yaşamını doğa içindeki koşulların etkisiyle şekillendiren ve zorunlu olarak da bir şekilde doğayla ilişki içinde var olabilen bir varlıktır. Yani doğa ve insanı iki ayrı kategoride işlemek bizi amacımızdan uzaklaştırır.
İnsan olmayanlarla ilişkimizi sadece barınma beslenme gibi maddi gereksinimlerin karşılanması ve kaynak kullanımı bakımından değil duygu ,düşünce ve estetik haz bakımından değerlendirilmelidir. Örneğin doğada bulunan yeşilin insanda yarattığı huzur ve rahatlık hissiyatı gibi daha birçok örnek verilebilinir.
SONUÇ
Ekolojik problemlerin çözümü için öncelikle insanın, ayrıcalıklı olma takıntısından kurtulması ve ölüm sonluluk korkusunu yenmesi gerekir. İnsanın doğa dönüşü gerçekleşse de doğa insanı affedebilecek mi?
KAYNAKÇA
Yerküre Krizi, Dönüşen İnsan ,Cogito Dergisi,sayı:93
İnsan-Doğa İlişkisinin Dönüşümü: Tarihsel Bir Perspektif ,Hasibe SULAK
İnsan Doğa İlişkisi Bağlamında Çevre Sorunları ve Felsefe ,Fikri
GÜL,Pamukkale Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi Sayı 14, 2013, Sayfa 17-21
Timothy Morton,(2020),İnsan Türü,Profil kitap,1,İstanbul
Metin Yeğin,(2015),Kent Komün Ekoloji,Öteki Yayınevi ,1,İstanbul